ayakların kölesiyim artık

Ben 20 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Ayak fetişizmi bende kendimi bildim bileli var. Küçüklüğümden beri hep kızların ayaklarından hoşlanır, hep o ayakların altında ezilmeyi hayal ederim. 15 Yaşındaydım. Annemler o sene izmirde bir yazlık almışlardı. Abim ve ben kısa zamanda sitede birçok arkadaş edinmiştik. Kalabalık bir grubumuz vardı. Ve tabii bomba gibi kızlar. Kızların içinde benim samimi olduğum ve sık sık şakalaştığımız selen isminde bir kız vardı. Ona resmen aşık olmuştum. Özellikle de fiziğine. Doğal sarışın saçları, yeşil gözleri, düzgün vücudu ile 15 yaşında tam bir çıtırdı. Bütün erkekler ona hayrandı ama bizim samimiyetimiz daha fazlaydı. Akşamları sitedeki boş evlerden birinin bahçesine, balkonuna otururduk grupça. Oyunlar oynar, muhabbetler ederdik. Bende sürekli selenin yakınlarında, onun ayaklarına mümkün olduğunca yakın otururdum. Muhabbet aralarında yanlışlıkla yapıyormuş gibi ayakkabısına dokunurdum. Aksamları hep nike spor ayakkabılarını giyiyordu. Bugün yine boş bi evin bahçesinde oturuyorduk. Selen kapının önündeki basamağa oturmuş, bende hemen ayaklarının önünde yerde çimlerde oturuyordum. Selenle muhabbet ederken birden şakalaşmaya başladık. Bende ona sarışınların hep aptal olduğunu söyleyip onu kızdırıyordum. Oda kızınca bacağıma şakadan tekme atıyordu. Tekme atması hoşuma gittiğinden ben daha da çok kızdırmaya başladım. O da artık ayağını kaldırıp ayakkabısının altıyla baldırlarıma tekme atıyordu. Amacı pantolonumu kirletip beni kızdırmaktı. Nerden bilsin benim ayak fetişisti olduğumu. O vurdukça ben gülüyordum. En sonunda ee yeter ama artık dedi ve ayağa kalktı. Bende ayağa kalktım ve şakadan itişmeye başladık. Bende tabi gücümle her itişmeden sonra onu etkisiz hale getiriyordum oda sinirden çıldırıyordu. Bu arada bütün millette bizi seyrediyordu. Ben en sonunda dedim ki: “ya sen kolay lokmasın bana tat vermiyorsun. Ben yatıp yıldızları seyretcem”. Sonra yere çimlere uzandım. Bütün amacım onun bu sinirinden yararlanıp beni ezmesine çalışıyordum. Ben sırtüstü yatarken oda etrafımda dolanıyor arada birde üzerimden atlıyordu. Selen “hadi kalksana korkak!!” dedi. Bende ona “seni yattığım yerden bile döverim ben” dedim. Selen “bak çocuk ezerim seni” dedi. Bende :”bok ezersin” dedim. Ayakkabısını karnımın üstüne koydu. Benimki 2 saniyede dimdik oldu tabi. Selen: “efendim duyamadım ezemezmiydim?” dedi. Bende “aman aman çok canım yandı” dedim. Ben öyle deyince ayağını yavaş yavaş bastırmaya başladı. Bir yandan da yüzünde şeytani bir gülümseme vardı. “Bütün ağırlığın bu mu?” dedim. Halbuki karnım acımaya başlamıştı. Ama aldığım zevk öyle büyüktü ki acıyı düşünmüyordum bile. “Görürsün sen” dedi. Ve aniden iki ayağıyla birden karnıma çıktı. Ve öle durmaya başladı. Ben yediklerim ağzıma gelmişti ama bir yandan da onu daha çok sinirlendirmek için gülüyordum. Herkes bizi izliyordu ve gülüyorlardı. Selen millete bağırdı: “bakın şu zavallıyı nasılda ayağımın altına aldım hahah” dedi. Herkes gülmeye başladı. Herkes öle gülünce birden utandım. Millet fetişist olduğumu anlıcak diye ödüm koptu. Ben hemen “hadi selen tamam in artık” dedim. Selen indi ve: “ne o beyefendi sinirleniyomu?” dedi. “Seni böcek gibi ezeyimde gör gününü”. Birden ayağını kaldırdı tamam suratıma basacakken ellerimle ayakkabısının altından tuttum. aslında ezmesini çok istiyordum. Benim için bulunmaz fırsattı bu ama milletin diline düşmekten korktuğum için tuttum. O ayağını iyice bastırıyordu. Bütün kuvvetimle ayakkabısının altından ittiriyordum. Sonra o kazanmaya başladı. Ayağı yüzüme o kadar yaklaşmıştı ki artık ayakkabısının plastik kokusunu duyuyordum. Tek görebildiğim ayakkabısının altındaki nike işaretiydi. Sonra nihayet geri çekildi ve ayağa kalktım. Tamam bu kadar yeter dedik ve oturduk. Ertesi gün denizde ben yine selen karşısında ayaklarının yanında oturuyordum. Hep o şekilde oturmamdan tahmin ediyor olmalıydı ayaklarına olan ilgimi. Denizde çıplak ayağına dokunabilmek için boyuna yanlışlıkla elimi ayağına çarptırıyordum. Sonra “ayaklarımı sana uzatabilirmiyim bu taşlar çok rahatsız” dedi. Bende hemen olur dedim. Bağdaş kurdum. Oda ayaklarını bacaklarımın üzerine uzattı. Ayaklarını üst üste koymuş güneşleniyordu. Yumuşacık, pürüzsüz tabanları karnıma değiyordu. Benimkinin kalkmasına engel olamadım. Birden panik oldum çünkü kalkmış sikim ayaklarına değiyordu. Kesin anladı rezil oldum dedim. Nerdeyse boşalacaktım. Derken doğruldu ve ayaklarını geri çekti. Yere basıyordu ama her iki ayağının da parmaklarını kaldırmış yumuşak yumuşak, okşar gibi bacaklarımı ittiriyordu. Birden “ayaklarım güzel mi?” diye sordu. Ben kızardım. Ama cesur davranmak gerek diye düşündüm. Evet dedim çok güzeller. Ama dedim “akşamları hep spor ayakkabı giyiyorsun. Gizliyorsun onları” dedim. Gülümsedi “tamam burada yeni aldığım açık ayakkabılarım var onları giyeyim bu aksam” dedi. Akşam olduğunda beni çağırmaya selen gelmişti. Evden çıktım naber derken ayağındaki o müthiş ayakkabıları fark ettim. Şeffaf ayağı bütünüyle gösteren, üzerinde parıltılar oluşturan simlerle dolu önü açık bir ayakkabıydı. Ayakları zaten o kadar güzel ki resmen ağzımın suyu aktı. “Nasıl ayakkabılarım” dedi. Kendi etrafında bir kez döndü. “Çok güzeller” dedim. Sonra yürüdük millet yine bir evde oturuyordu. Bizde yanlarında bir yere oturduk. Selen yine basamağa oturdu bende önüne yere oturdum. Muhabbet ediyorduk ama ben gözlerimi ayaklarından alamıyordum. Fark etti ve dedi ki “ayaklarımı istersen vereyim evine götür” dedi. Yine utandım. “Ya ben ayakkabına bakıyorum çok güzelmiş nerden aldın?” dedim. Selen güldü: “üstelik parfümlü bu ayakkabı koklucan mı” dedi. Bende “hadi canım parfümlü ayakkabımı olur?” dedim. “Aaa inanmıyo. Al kok” dedi ve birden ayağını kaldırıp burnuma götürdü. Hemen koklamaya başladım. Hayatımda hiç o kadar derin nefes aldım mı bilmiyorum. Ayakkabısı gerçekten her ne boksa anlamadım mis gibi parfüm kokuyordu. Koklarken ayakkabısı şeffaf olduğu için ayağının altını seyrediyor, parmaklarının altını izliyordum. “Gerçekten güzel kokuyormuş” dedim. Sonra yine konuşmaya devam ettik. Onu yine kızdırmak laflar etmeye başladım. Bu kez tekme atmıyordu. O ayaklara dokunamamak beni çıldırtıyordu. “Bak dün akşam yarım kalan işimi bitirmemi istiyorsun galiba?” dedi. Bende: “Allah Allah sarışınların dün ne yaptıklarını hatırlıcak kadar beyni var mıydı?” dedim. Ayağa kalktı: “ne dedin sen?” dedi. Ve ben oturur pozisyondayken ayağıyla göğsümden ittirdi. Ben sırtüstü düştüm. Bilerek doğrulmadım o muhteşem görünen ayaklarıyla ben ezmesini istiyordum. O kadar istiyordum ki millet ne düşünür umurumda değildi. Yerden ona laflar söylüyor o da yavaşça vücudumun yanına tekmeler savuruyordu. Sonra bir ara selen bende uzaklaştı. Gitti orda çocuklara bişeyler söylüyordu. O sırada başka yerden Alper diye bir arkadaşım yanıma geldi. “Naber nası gidiyo? yatmışın çimler oohh” dedi. Bende “valla keyfim keyif” derken alperin karşısına baktığını ve suratında aniden beliren şaşkınlığı gördüm. Kafamı öbür tarafa çevirdiğimde tek görebildiğim selen yüzüme doğru inen çıplak ayağıydı. Sonra birden karanlık oldu. Kahkahalar içinde selen “İşte seni eziyorum böcek” dedi. Yüzümün tam ortasına basıyordu. Burnum ha kırıldı ha kırılacaktı. Ağzım yarı açık kalmıştı o yüzden topuğu yarı yarıya ağzıma girmişti. Yapabildiğim tekşey onun ayağına değmiş tuzlu tükürüklerimi yutmaktı. Bişey göremiyordum. Karanlıktı. Sadece selen!in kahkahalarını duyuyordum. Bu kez direnmemiştim. Bir ara çok rezil oldum diye direneyim dedim. Gözlerim görmediği için ellerimle ayağını tutmaya çalışıyor adeta ayağının altında çırpınıyor can çekişiyordum. Diğer kız arkadaşlarını da önceden ayarlamış onlarda ellerimi tutuyorlardı. Artık sadece bacaklarımı oynatabiliyordum. Oda rahat rahat beni eziyordu. Belki 3-4 dakika sürmüştür beni o şekilde ezişi. Sonra ayağını yan çevirip kafamı çevirdi. Yanağım toprağa değiyordu. Bu sefer burnuma basmadığı için çok kuvvetli eziyordu. Ayakkabısını çıkardığı için ayağının altı terliydi ve yanağımda teri hissediyordum. Kokusunu kokluyordum. Ayağıyla bastırırken parmaklarını eğmiş onlarını yüzüme değdiyordu. Bir an o kadar şiddetli bastırdı ben artık bağırmaya çalışıyordum canım yanıyordu. Toprak zaten ıslak olduğu için yumuşaktı. Yüzümün yarısı toprağa gömüldü. Onu görünce selen çekildi. Diğer kızlarda ellerimi bıraktılar. Ve kahkahalar içinde kaçmaya başladılar. Ben zar zor ayağa kalktım. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Ve aynı zamanda toprak. Mutluluktan uçuyordum ama kızları sanki çok kızmışım gibi kovalıyordum.

Bir cevap yazın