Kocam Hastalanınca Komşu Çocuğuyla Tatmin Oldum

Selam seks hikayeleri okurları. Bir gece ansızın kocamın inlemesiyle uyandım. Müthiş bir ağrı, kıvranma. Ağrısı durmayınca apar topar acile gittik. Taş veya kum döküyor. Ağrı kesiciler, ilaçlar, serumlar. Ağrı kesilince eve döndük. Gece tekrar ağrı. Tekrar ağrı kesici. İdrarda kan. Zor işemeler.
İşte böyle başladı her şey. O zamana kadar kocamın hiçbir şeyi yokken, doktorlarla, ilaçlarla tanıştık. Bünyesi mi yapıyormuş ne, kesilmedi gitti. Gece uykudan kalktık. Gündüz işten çıkıp geldi sancı nedeniyle. Raporlar. İzinler.
Eh, bu arada da bizim haftada bir yaptığımız olağan sevişmeler de iyice rafa kalktı. Bir şey söyleyemiyorum, adam canıyla uğraşıyor. Ne siki kalkıyor, ne beni görüyor gözü. Ama bu arada ben de iyice doldum, taştım. Üç gün, beş gün, bir hafta, iki hafta, üç hafta. Bitmek bilmiyor.
Kocam sancılardan fırsat bulur da uyuyabilirse, ben de yanında yatıp kendimi parmaklıyorum, kendimi tatmin ediyorum. Banyoda küvetin içinde yatıp, ılık, tazyikli suyu tutuyorum klitorisime. Su sıcak sıcak amıma çarpıp dururken, ben memelerimi okşaya okşaya boşalmaya çalışıyorum. Salatalıklar, fırça sapları, tarak sapları. Ama olmuyor tabi. Gerçek sikin yerini tutmuyor ki. Kıvranıyorum yarak girsin içime, siksin beni kocam diye. Ama maalesef…
Yine bir gece vakti. Yine uykusundan uyandı kocam. Gündüzden beri işeyemiyordu. Bir iki damla geliyor, tıkanıp kalıyordu. Gece iyice zorlamaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Araba var aşağıda, ama kullanmasını bilmiyorum. 112’yi arasam mı, ne yapsam, diye düşünürken, apartmanda en üst kattaki Tıp son sınıfta okuyan Cem geldi aklıma.
Cem annesiyle birlikte oturuyordu, bekar bir gençti. Ara sıra tesadüfen rastlaşır, selamlaşırdık. Daha çok annesi Leyla ablayla görüşüyor, tanışıyorduk. Cem yakışıklı, güleç yüzlü, spor delisi bir çocuktu. Derslerinden nasıl fırsat buluyorsa body çalıştığını söylüyordu annesi. Üçgen vücudundan, kaslarından belliydi zaten. Evlerine gittiğimde bir kenarda hep spor aletleri görürdüm.
Öyle telaşlıydım ki, üzerime geceliği geçirip fırladım. Bu saatte ambulans çağır, bekle, acile git, doktor ara, derdini anlat. Ohoo, bunları yapana kadar en azından fikir alabilirdim Cem’den. Telaşla asansörü beklemeden merdivenleri koşarak tırmandım. Gecenin üçünde ayak seslerim yankı yapıyordu.
Üç kat yukarı çıkıp kapısına dayandım, zili çaldım. Ses gelmedi. Bir daha. Bir daha. Bir yandan kapıyı tıklatıyordum. Sonunda kapı açıldı. Ben Leyla ablayı beklerken, Cem karşımdaydı. Üzerinde bir şort vardı sadece, gözlerini oğuşturuyordu. Beni görünce şaşırdı, gözleri açıldı. Üstüne atılıp nefes nefese,
“Cem, çabuk bana yardım et…” diyerek kollarını tuttum.
“Ne oldu Gül abla? Kötü bir şey mi var?” dedi.
Şaşalamıştı iyice. Sendeledim, düşecek gibi oldum. Kollarıyla tutup sardı beni. Kırık dökük cümlelerle anlatmaya çalıştım derdimi. Zaten kocamın hastalığını biliyordu.
“Merak etme sen, sonda takmak gerek. Hemen takıp rahatlatırız, sonra acile götürüp tedavisini sağlarız. Sakin ol!” diyerek, omuzlarımı okşaya okşaya rahatlattı biraz ve “Evde var mı sonda falan?” diye sordu.
“Var galiba. Daha önce birkaç tane almıştık. Olması gerek…” dedim.
“Hadi gidelim! Dur ben üzerime bir şey giyip kapıyı kapatayım, annem yok, yalnızım evde!” dedi.
Aşağıya indik. Bizim daireye girdik. Cem yatak odasına giderken, ben ecza dolabından sondayı almak için mutfağa gittim. Sondayı titreyen ellerimle arayıp buldum. Yatak odasına gittim aceyle. Cem kocamın ateşine bakıyor, nabzını sayıyordu. Başucunda duran tansiyon aletiyle tansiyonunu ölçtü. Pijamasını açıp karnını, belini falan yokladı.
Başını çevirip bana baktı. Getirdiğim sondayı aldı. Bana bakıyordu halen. O telaşın içinde şaşırdım, niye bakıyor bu çocuk bana diye düşündüm, bir garip geldi. Sondayı hazırlarken, bana,
“Pijamasının altını çıkarırmısın Gül abla?” dedi. Eğilip dediğini yaptım. Külodu vardı altında. “Onu da!” dedi.
Kocamın külodunu da sıyırdım. Çıplaktı şimdi kocam. O beni az çok mutlu eden siki iyice küçülmüş, çocuk pipisi haline gelmişti. Bir yandan ne gece ama diye düşünüyordum içimden… Sahneye bakın… Ben kocamın külodunu pijamasını aşağıya indirmiştim, genç bir delikanlı kocamın pipisini tutuyor, elinde eldiven, sonda. Ben gecelikle…
Gecelik aklıma geldi, baktım. Aman Tanrım. Üzerimde tek külotla yattığımdan, telaşla yataktan fırladığımda elime ilk gelen geceliğimi geçirmiştim üstüme. Ve o da kocamı tahrik etmek için giydiğim en delişmen, en seksi giysimdi. Siyah tül, içimi gösteren, incecik, kısa gecelik.
Ben oturunca iyice sıyrılmıştı. Göğüslerim, minicik kırmızı külodum, siyah tülün altında olduğu gibi meydandaydı. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissediyordum. Aklıma hemen gidip değişmek geldi. Ama kocam sımsıkı elime yapışmış, bırakmıyordu ki…
Cem kocamın pipisini tutup, sonda hortumunu dayadığında, ben başımı çevirdim, bakamadım. Kocamın inlemeleri artmıştı, hortum canını yakıyordu besbelli. Elini sıktım, cesaret verici bir şeyler söyledim. Biraz sonra Cem,
“Tamam, bitti abi…” dedi. Baktım, sondanın hortumundan sarı bir sıvı ilerlemeye başlamış, torbanın içine akıyordu. Kocamın yüzündeki rahatlama beni de rahatlattı. O halde bekledik. Arada Cem’in bakışlarının benim üstümde dolaştığını hissediyor, içimde garip duygular savaşıyordu.
Öyle absürd bir durumdu ki. Yatakta, sikinden çıkan sonda hortumuyla belden aşağısı çıplak kocam… Bir yanında şeffaf geceliğimle ben… Diğer yanında, bir şort, atlet şeklinde tişörtüyle gencecik bir erkek… Kocamı bebek gibi tutan, çeviren kaslı kollar… Hafif kıllı bacakları… Şortunun önünde bir kabarıklık…
Gözümün ucuyla baktım. Sanki ilk geldiğinde bu kadar yok muydu bu? Daha mı kabarmıştı ne? Offf! Evet! Siki kalkmıştı çocuğun. Benim için mi kalktı bu sik şimdi? Herhalde öyle…
Evet. Kalkmaz mı? Kalkar tabi! Nerdeyse yarı çıplak, şeffaf tülün altında sarışın, bembeyaz bir vücut… Kabarık, dik memeler, uçları parmak gibi kabarmış, tülü kabartıyor. Sarı saçlarım uzun, ama memelerimi örtmüyor ki. Atkuyruğu yapmışım, arkada duruyor aksi gibi. Memelerimi kapatan bir şey yok. Gözlere ziyafet. Geceliğin etekleri kasıklarıma gelmiş. Külodumun yarısı tülün altında, yarısı meydanda…
Bana da bir şeyler oluyor bu vaziyette… Kasıklarıma kan yürüyor sanki… İçimde, karnımın altında kıpır kıpır bir şeyler. Amımın kabardığını hissediyorum, bacaklarımı sıkıyorum engellemek ister gibi. Klitorisim şişmiş gibi. Sular yürüyor içimde.
Konuşmuyoruz pek. Odada sadece nefes alışlarımız var. Kalbimin çarpıntısını duyacak sanki. Ha, bir de kocamın acıdan inlemeleri, “Iıhhh… Ihhhh…” diye. Ama öyle inliyor ki, sanki hasta inlemesi değil, zevk inlemesi gibi geliyor kulağıma. Sanki hasta değil de, üstüme çıkmış beni beceriyor, zevkten inliyor amcığımın içinde…
Acaba Cem de benim gibi mi düşünüyor diye merak ediyorum. Bu beni daha da azdırıyor. Kulaklarım yanıyor sanki. Yapma kocacığım, inleme böyle… Zaten başıma vurmuş erkeksizlik…
Sondanın torbası doldu. Değiştirdi hemen. Biraz sonra kesildi idrar gelişi. Kocam iyice rahatladı. Elimi sımsıkı tutan eli gevşedi, parmakları açıldı. Baktım, kendinden geçmiş rahatlayınca. Cem uzandı, pijamayı tutup çekmek istedi. Ellerimiz birbirine değdi. Ürperdim. O da ateşe değmiş gibi çekti elini. Sonra vazgeçip pikeyi çekti üstüne, kocamın çıplaklığını örttü. Fısıltıyla,
“Rahatladı… Bırakalım uyusun!” dedi.
Yavaşça kalktık. Çıkardığı idrar dolu sonda torbasını elime verdi, yatak odasından çıktık. O salona giderken ben banyoya gittim. Ama ne yapacağımı bilemedim. Dökecek miydim, atacak mıydım? Cem’e seslendim yavaşça,
“Cem, ne yapılacak bu?” diye sordum. Kalkıp banyoya, yanıma geldi,
“Ya pardon, unuttum söylemeyi…” derken kalakaldı. Yine aynı durumdaydık. Üstümde geceliğim. Dik memelerim geceliği iyice kabartmış, kalçalarım yuvarlacık, kırmızı dantel külot içimde, uzun çıplak bacaklarım. Ayağımda yüksek topuklu ev terlikleri. Kırmızı ojeler…
Cem hemen önümde. Elimde idrar torbası. Elini uzattı, almak istedi. Parmaklarımız birbirine değdi yine. Yine o elektrik çarpması hissi. Kıvılcım çaktığını görebilirim sanki. Yanaklarım alev alev. Elimi tuttu, bırakmadı. Gözleri gözlerimde.
Diğer eliyle idrar torbasını alıp, bakmadan yandaki çamaşır makinesinin üzerine bıraktı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan. Sonra yaklaştı. Yaklaştı… Birden sımsıkı sarıldı bana. Ben sanki hipnotize olmuşum. Ne bir şey söyleyebiliyorum, ne bir tepki verebiliyorum. Sadece dudaklarım kurumuş gibi. Nefes alışlarım sıklaşmış…
Ve eğilip, kurumuş dudaklarıma su verdi. Etli dolgun erkek dudaklarını kapattı ağzıma. Vahşice öpüşmeye başladık. İki vahşi hayvan gibiydik gerçekten. Ben onun kollarının arasındayım. Saçlarını kavramışım. Dudaklarımı örseleye örseleye öpüyor, emiyor. Saçlarımı arkadan tutmuş, başımı çekiyor kendine. Sanki kaçacakmışım gibi sımsıkı sarılmış diğer koluyla. Kendine bastırıyor.
Memelerim onun geniş göğsünde eziliyor. Canım yanıyor, nefes alamıyorum. Ama aldırış etmiyorum. Yansın canım. Ezsin beni. Yeter ki bu pazuları, kolları bedenimden hiç ayrılmasın. Alev alev yanan kasıklarımda bir kabarıklık, bir sertlik. Aman Tanrım. Taş gibi sanki. Bastırıyor, eziyor, batıyor sertliği önüme…
Kıvranıyorum. Dudakları her yerimde dolaşıyor, yanaklarımda, burnumda, kulaklarımda, boynumda. Elleri? Onlar da iki yaramaz. Kalçalarımda, sırtımda, geceliğimin altında. Külodumun arkasında, önünde. Nefes nefeseyiz. Soluklarımız birbirine karışıyor ağzımızda. Elleri memelerimde dolaşıyor, yoğuruyor memelerimi, sıkıyor, uçlarını eziyor geceliğin üstünden.
Sonra iki eliyle geceliğin dantel yakasını tuttu birden, aniden ikiye ayırdı yakayı. Güçlü parmaklara dayanamadı gecelik, bir cayırtıyla ikiye ayrılıverdi. Bir külotla kalmıştım önünde. Eğildi, diz çöktü, külodumun üstünden dudaklarıyla kavradı amımı. Kabarmış amımı, ısırır gibi yaptı dudaklarıyla. Kıvrandım, inledim. Saçlarını tutup karıştırıyordum önümde diz çökmüş şövalyemin…
Pençelerini külodumun iki yanına geçirip hızla, yırtarak indirdi aşağıya. Şimdi çırılçıplaktım. Hayranlıkla baktı amıma geri çekilip. Sonra dudaklarıyla uzandı, sıcak dudaklarını amıma kapattı. Dayanamadım inledim, “Oohhhh!” diye.
Kalçalarımı kavramış, kendine çekiyordu beni emerken. Dudaklarını bastıra bastıra emiyor, diliyle amımın dudaklarını okşuyor, dilinin ucunu içeriye sokuyor, beni delirtiyordu. Dayanamadım. Kasıldım. Dilinin klitorisime değmesi bitirmişti beni. Saçlarını koparırcasına asılarak eğildim, kapandım. İkiye katlanmıştım sanki. Kasıla kasıla boşaldım…
Ayağa kalktı. Elimden tuttu. Salona götürdü beni. Çırılçıplak, munis bir kedi gibi her isteğini yapıyordum. Hiç itiraz etmiyordum erkeğime. Salonda uzun bembeyaz tüylü bir halı vardı parkenin üzerinde. Ve sehpa. Koca sehpayı bir kutu gibi kolayca kaldırıp kenara koyuverdi hızla. Pazularının kabardığını görüyordum bunu yaparken. Sonra üstündeki iki parça giysiyi bir anda çıkarıp fırlattı.
O da çırılçıplaktı karşımda şimdi. Spor salonu reklamlarında, pornolarda gördüğüm, ağzımın suyu aka aka baktığım, bakarken mastürbasyon yaptığım o kaslı, damarlı erkek vücutlarından biri vardı karşımda. Geniş göğüsler, pazulu kollar, üçgen omuzlar, daralan bel, şişik kaslı bacaklar. Ve… Bacaklarının ortasında mızrak gibi havaya dikilmiş, damarları kabarmış, uzun mu uzun bir yarak!
Uzun tüylü halının ortasında duruyor, bana bakıyordu ateş gibi yanan gözlerle. Bekliyordu. Ben de bekletmedim. Yaklaştım. Önünde diz çöktüm. Taparcasına hareketlerle yarağına dokundum. Titredi yarak. Vücut kasıldı. Yaklaştırdım yüzümü. Dilimi çıkardım. Yukarıya baktım. Beni izliyordu pür dikkat.
Dilimin ucunu gösterdim ona ve yarağının başına değdirdim. Yine titredi. Sonra kapandım üstüne. Dudaklarımla. Emdim. Yaladım. Yarağının başını, gövdesini, gövdesindeki damarları. Altta kıvrılıp duran taşaklarını tutup okşadım. Ağzıma sokup alabildiğim kadar almaya çalıştım yarağını. Öyle kalındı ki yarağı, dudaklarım gerilmişti iyice. Ağzımın içinde dilimle okşuyordum sikinin başını. Tükürüklerimden pırıl pırıl parlıyordu güzel siki. Hafif eğilmiş, saçlarımdan tutup ağzıma sokup çıkarıyordu yavaş hareketlerle. Ağzımı sikiyordu sanki…
Fazla sürmedi yaptığım oral seks… Sanırım iyice dolmuştu. Çıkarttı ağzımdan sikini. Yüzüne baktım. Ne yapacak diye merak ediyordum. Bekletmedi beni, kolumdan tutup fırlatırcasına arkaya yatırdı beni. Sırt üstü uzanıp bekledim. Bacaklarımı ayırıp arasına girdi. Siki taş gibi, damar damar, havaya dikilmişti.
Bir an aklıma, yatak odasında yatan kocamın, ucundan hortum çıkan pipisinin görüntüsü geldi, tiksintiyle ürperdim. Başımı sallayıp uzaklaştırdım o görüntüyü. Bu koca şeyin tadını çıkarmalıydım. Bacaklarımı ayırabildiğim kadar ayırıp, amımın dudaklarını elimle ikiye ayırdım. Erkeğimi bekledim…
Havaya kalkan koca sikini amıma hizalamak için aşağıya bastırması gerekiyordu, o da öyle yaptı. Başını değdirdi. İçinden sular süzülen amcığım hazla titredi sertliği hissedince. Kalçalarını ileri itip, boylu boyunca sikini gezdirdi amımda. Yavaşça. Geri geldi sonra aynı ağır hareketlerle. Başını kabarmış klitorisime bastırdı. İnledim.
“Mmmmm! Çok güzel!” diye kıvrandım altında. Yüzüme bakıyordu gözlerini ayırmadan. Benim zevkle kasılan yüzümü, şehvet denizinde yüzen, her kası ayrı kasılan vücudumu inceliyordu pür dikkat. Bir daha gidip geldi amımın dış dudaklarının arasında. Bir daha. Bir daha. Dayanamadım. Kıvranıyordum zevkten,
“Hadi! Hadi sok! Yalvarırım sok!” diye inledim. İki parmağıyla amımın dudaklarını tutup açtı. Kalın bastonun başını itti içine. İri başı zorlanarak girdi amıma. Yine kıvrandım.
“Ahhh! Yavaş!” diye fısıldadım. Eğildi üzerime. Dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Yine o vahşi hareketlerle öpmeye başladı. Boynuna sarıldım, bacaklarımla kalçalarına sarılmaya, sikini içime almaya çalıştım. Önce bırakmadı. Kıvrandırıyordu beni istekten.
Sonra yavaş yavaş girmeye başladı içime. Amımı yara yara girdi. Girdi. Girdi. Hiç bitmeyecek gibiydi girmesi. Ne kadar uzundu bu şey böyle? Sonunda geldi, rahmime, dibime dayandı sikinin başı. Durdu. Ağzının içinde nefes nefeseydim. Burnumdan soluk almaya çalışıyordum. Başım dönüyordu zevkten. Amımın içinde sikinin o muhteşem kalınlığı, her tarafımı doldurmuş, kapkalın, mızrak gibi duruyordu…
Sonra hareket başladı. Çekti, dışarıya kadar çıkardı. Sonra tekrar yara yara girdi amıma. Girdi. Dibe dayandı. Dışarıya… İçeriye… O kalın, damarlı, kocaman başlı yarak içime durmadan giriyor, çıkıyor, ben zevkten, şehvetten çılgınlar gibi kıvranıyorum. Bağırmamak için kolumu ısırıyorum.
Bacaklarımın arasındaki adeta bir makine. Bir seks makinesi. Hiç temposunu bozmadan, içimden sularımı fışkırta fışkırta çıkıyor, giriyor, çıkıyor giriyor. Tanrım, bu nasıl zevktir! Nefessiz kalıyorum. Kuş gibi altında çırpınıyorum. Ellerim pazularında, sırtının boğum boğum kaslarında dolaşıyor.
Şehvetten kendimi kaybetmişim adeta. Tırnaklarımı batırıyorum, çiziyorum. Öyle bir zevk ki bu, hiç tatmadığım, hiç duymadığım bir şey. Kocamın ince, narin vücuduna alışkın vücudum, bu genç, iri, kaslı gövdenin altında eziliyor.
Bacaklarım ikiye ayrılacak sanki. Ayırmaya çalışıyorum. Daha çok, daha çok girmesini istiyorum amıma. Derinlerime. “Aahhh!” diye inliyorum dişlerimin arasından. Başımı kaldırıp, dişlerimi boynuna, omuzlarına geçirmeye çalışıyorum.
O da memelerimi ezercesine üstüme eğilip, boynumu, kulak mememi yalıyor. Deliriyorum. Amımın suları seller gibi akıyor. Aralıklarla kasılıyorum, orgazm yaşıyorum, durması için yalvarıyorum,
“Dur! Dur lütfen! Yeter! Ahhh! Yeterr! Bitirdin beni! Alışık değilim aşkım, erkeğim, aygırım… Böylesini yaşamadım hiç, lütfen durrr!” diyorum.
Durmuyor. Sürekli inip kalkıyor bacaklarımın arasında gövdesi. Ohhh! Delirmek üzereyim zevkten. Sularımdan bacaklarımın arası banyo yapmış gibi ıslak. Erkeğimin kasıklarındaki kılları bile ıslatmış. Başımı kaldırıp bakıyorum, tüylerinin ıslak parlaklığını görüyorum amımın üstünde. Ve o ıslak kıllar her içime gömüldüğünde klitorisime baskı yapıyor, çıkarken klitorisimi okşaya okşaya vantuz gibi çekiliyor üstünden. Delirtiyor bu beni…
Her içime girdiğinde, koç yumurtası gibi taşakları götümün deliğine çarpıyor ıslak ıslak. Bütün bu fırtınanın içinde taşaklarının ıslak göt deliğimi okşamasını, çarpmasını ayrımsıyorum. Her şey, ama her şey beni zevkten çıldırtmak için organize olmuş sanki.
Ter içindeyim. Memelerim, boynum, göbeğim ıslanmış terden. Saçlarımın arasından süzülüyor terler. O da öyle. Şınav çeker gibi üstümde gidip gelen gövdesi parlıyor. Işıl ışıl. Çıldırtıcı bir görüntü. Kokusu, erkeksi ter kokusu. Burun deliklerim hazla titriyor, o kokuyu içime çekiyorum…
Sonunda, en sonunda, hiç bana sormadan, sormaya gerek bile görmeden boşalmaya başlıyor aygırım. Dudaklarını sımsıkı kapamış, ses çıkarmamaya çalışarak, inleyerek kasılıyor bacaklarımın arasında. Sanki delecekmiş gibi bastırıyor sikini amıma.
O amımı geren, zorlayan kalınlığı artmış gibi geliyor bana. Başının zonkladığını duyuyorum rahim duvarlarımda. Ve döllerinin kızgın sıcaklığını. Yakıyor, kavuruyor içimi, derinlerimi. Ben de son kez kasılıyorum artık. Beraber boşalıyoruz erkeğimle. Birbirimizin içinde eriyoruz son damlamıza kadar…
Üstüme yığılıp kaldı bir an. Sonra incinmemden korkar gibi sikini içimden çıkarıp yana devrildi. Başımı çevirip baktım. O sporcu göğsü inip kalkıyor sürekli. Maratonda koşup yığılmış atlet gibi. Ağzı açık. Nefes almaya çalışıyor. Siki halen kalkık, ucunda son sperm damlaları görünüyor. Pırıl pırıl, benim amımın sularından mı, spermlerden mi, ıslak, parlıyor. Dimdik…
Elimi uzatıp o güzel sikini okşamak, öpmek geldi içimden, fakat kolumu kaldıramıyorum, elim yana düşüyor. Hareketimi fark etti hemen. Elimi tutup dudaklarına götürdü. Parmaklarımı öpücüklere boğdu. Parmaklarımı emdi tek tek. Bana doğru döndü, elini göğsüme kapatıp ucunu öptü. Sonra dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve
“Seni seviyorum aşkım! Hep bu anı bekledim! Seninle sevişmeyi hayal ettim hep!” dedi fısıltıyla…
Gülümsedim. İçimi titretti bu itiraf. Bu kez ben onun elini dudaklarıma götürdüm, “Keşke daha önce söyleseydin erkeğim, bu zevkten mahrum kalmazdık ikimiz de!” diye yanıtladım

Posted On